Fiyakalı Yalnız'dan, Merdiven Altı Hayaller, Ali Eren Mirza ile Röportaj

Öncelikle ilk röportajımızı okumayanlar için bize kendinden bahseder misin?

Elbette. Ali Eren MİRZA ben. Yirmili yaşların ikinci devresinin ilk atağındayım. Şiir, tiyatro, radyo, oyunculukla ilgilenen kendi halinde dünyaya tek başına çalım atmaya çalışan bir bireyim. 

Yıkık Dökük Ülkenin Fiyakalı Yalnızı şiir kitabı röportajını okumak için buraya tıklayınız.


Ali Eren Mirza'yı 3 kelime ile tanımalarsan bunlar ne olurdu?

Azimli, Sert, Hayalci


Peki, kendini tanımlamak için azimli, sert, hayalci kelimelerini kullandın. Bu süreçleri yaşarken eminim herkes gibi bir değişime de uğradın. Bu süreçte kendinde değiştirmek istediğin iyi yada kötü yanların, yada iyi ki değiştirmişim / iyi ki tavrımı korumuşum dediğin yanların neler?

Şöyle ki azimli ve sert tavrım her zaman yanlış anlaşıldı. Dışarıdan gören herkesin önce ısınamadığı sonrasında da yanılmışım dediği insanlardanım ben. Fakat bu tavrı korumak beni her zaman prensipli bir insan haline çevirdi. Hayalci yanımdan ise biraz şikayetçiyim. Bir şeye ümitlendiğim anda o hayali kurmaya başlıyorum. Olmadığında ise bir anda üzülüyorum. Son zamanlarda bu huyumu değiştirmeye çalışıyorum, iyi ki değiştirmeye çalışıyorum diyelim şimdilik.




Merdiven Altı Hayaller isminde 2. şiir kitabın çıktı. Öncelikle hayırlı olsun. Bu süreçten de biz okuyuculara bahseder misin?

Aslında iki yıldır devam eden bir süreç bu. Sil, yaz, sil, yaz, sil, yaz kısımlarını geçtikten sonra yayınevi arayışım başlamıştı. Tesadüf bu ya bir önceki kitabımı çıkardığım yayınevinde tanıştığım kıymetli büyüğüm, değerli hocam Berkan KARASU ile tanıştık. Bu süreçte kıymetli büyüğüm Gülçin TÜZEL DOKUR ile kurdukları Güvercin Yayınevi bünyesine dahil olmuş oldum. Rüya gibi bir süreçti benim için. Kendi projeleri gibi ilgilendiler, sahiplendiler…


2 şiir kitabı çıkarmış bir insan olarak o alandaki tecrübelerinden bizlere bahseder misin? Mesela en zorlandığın süreç ne oldu yada varsa sana farklı bir tecrübe kazandıran ne gibi süreçlerden geçtin?

Bu çok zor bir soru. İkinci kitabımda deneme de yer alıyor. Bu bana çok ayrı bir deneyim katmakla birlikte çok daha fazla üretme imkanı sağladı. Bu süreçte beni en çok zorlayan şey hayatım bir şekilde devam etmek zorundayken üretmeye çalışmak oldu… Her şey akıyordu ve ben duruyordum gibi bir süreçti. Aklıma inanılmaz yerlerde inanılmaz fikirler gelip yazamadığım için kaçıyordu. Üçüncü kitaba umuyorum ki… 


Kitabın kapak tasarımından bahsedecek olursak, çok minimal ve tatlı bir tasarımın bizleri karşıladığını söylemek mümkün, peki tasarımın bir hikayesi var mı? Tasarımlarını kendin mi yapıyorsun? 

Kitabın kapak tasarım fikri ve önsöz kıymetli hocam Berkan KARASU’YA ait. Aslına bakarsanız hikayesi şöyle; Kitabın dosyasını teslim ettikten sonra beynimdeki bütün şarteller (asfalyalar) attı. Bununla birlikte Berkan Hoca’ya bu konuda yardımcı olmasını rica ettim. Bununla kalmadı sağ olsun önsözümü yazdı… Önsözü kitap gelene kadar ben de okumamıştım… Yazdığı her şey için çok teşekkür ederim…


2. şiir kitabını ilk eline alan şanslı insanlardan biri de benim. Bir şiirdeki sözler çok dikkatimi çekti açıkçası... ''Ben bir şiir yazacağım; umutlarım olacak içinde. Yağmurum, güneşim, gökkuşağım.'' diyorsun. Ali Eren, böyle dolu dolu acısını da tatlısını da aynı anda yaşamayı seven biri mi?

Kendimi bildim bileli, her şeyin tadını çıkartarak yaşamayı seviyorum. Acıyı tatlıyı aynı anda yaşamanın verdiği durumlarda oldu elbet. Fakat hepsini sağlam yaşayıp o sağlam duygularla kendini var edebilmeli insan diye düşünüyorum…


2. kitap ile birlikte şuan hangi platformlarda satış var?

Kitabı öncelikli olarak Güvercin Yayın Evi’nin internet sitesinde satış kısmında bulabilir; bunun dışında bütün büyük internet kitapçılarında aratarak bulabilirsiniz. Ufak bir ekleme yapmakta fayda var. Kitabın geliri sosyal sorumluluk projesi kapsamında TEGV’E (Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı) bağışlanıyor. 

kitabı satın almak için buraya tıklayınız


Son olarak söylemek istediğin ve şiir kitaplarını okuyacak olan insanlara vermek istediğin bir mesaj?

Hayatta ne olursa olsun üç nokta var oldukça, umudun var olduğunu söylemiştim… Hep bir umut var hep bir çıkış var. Ben değil de çok severek ve kıskanarak okuduğum büyük bir şairin dediği gibi “İKİMİZ BİRDEN SEVİNEBİLİRİZ GÖĞE BAKALIM”, ben bu sefer ‘hepimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım’ diyebilirim ancak. Şimdiden kitabı ve röportajı okuyan, değerlendiren, seven, sevmeyen herkese teşekkürlerimi borç bilirim. Sürçü lisan eylediysem af diliyorum, umutla ve sevdayla.

2 Yorumlar

  1. Sizi yeni keşfettim. Röportajlarınızın hepsini okuyacağım. Yazarı tanımıyordum tanımış oldum. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski