Snowpiercer Dizi İncelemesi



SPOİLER İÇEREBİLİR


Distopik yapımlara gönlümü çok daha kolay kaptırdığımı artık söylememe gerek yok sanıyorum. Snowpiercer da onlardan bir tanesini. Snowpiercer'ın muhakkak denk gelmişsinizdir filmi de var onu da izledim tabii bütün bir sezonu 1.5 saate sığdırmışlar gibiydi, o biraz tadı damağınızda kalan cinsten. O yüzden gelin biz şimdi dizisinden konuşalım.

Bütün dünya kar kış kıyamaetten donmak üzereyken, biri çıkıp 1000 vagon uzunluğunda bir tren inşa ediyor ve bu 1000 vagon uzunluğundaki tren dünyanın etrafında sürekli hareket halinde olmak zorunda. Yakıt olaylarını falan çözmüşler, yani tren hareket halinde ve asla yakıt bitmeyecek. Buraya kadar her şey çok güzel. 

Tabii buraya öyle herkes alınmamış kolayca. Zengin olanlar trenin en önünde. Yani tren yönetimine en yakın yerde, ortalama düzeye sahip olanlar ortalarda. En arka vagonlarda da bu kar kış kıyametten son anda kurtulmak için vagona atlayan... Burayı biraz oldu bittiye getirmişler açıkçası, çünkü resmen istenmeyenler için tasarlanmış en arka vagonlar. Öyle bir durum söz konusu yani. 

Onlara yiyecek sınırlı sayıda, elektrik, su sınırlı sayıda. Resmen en arkadaki vagonları çürütmek için her şey yapılıyor. Tabii onlarda rahat durmuyor bu süreçte, treni ele geçirme fikirlerinden tutun da, güvenlik görevlilerine saldırmaya kadar.

Yani sınıfsal bir ayrımın bariz hissedildiği bir yapım kendisi.

Bu en arka vagonlarda genç ve atik adamlar sürekli bir kavga halindeyken aralarından Andre Layton diğer vagonlara ulaşmaya çalışıyor ve bağlantılarını kullanarak ismini vagonda duyurmaya başlıyor. Ona karşılık Melanie Cavill ise trenin bu işleyişini devam ettirmek için tam bir asarım keserim modunda.

Trende insanlara uygulanan ceza tam anlamıyla acımasız. İnsanların kollarını dondurup çekiç ile vuruyorlar, trenin dışındaki soğuk havayı sanki oksijen tüpüymüşcesine ciğerlerine çektirtiyorlar...

Melanie, sezon boyunca kendisinin yönettiği bu treni sanki bir başkası yönetiyormuş gibi lanse ediyor ve aslında bir noktaya kadar bunu saklamayı da başarıyor ancak dengeler bir yerde bozulmak zorunda. Çünkü arka tarafta sürekli aç bıraktıkları için huzursuzlanan bir insan topluluğu var ve bu insanlar öndekilerin güzel yemek yediklerinin, güzel muamele gördüklerinin gayet farkında.

Andre'nin bütün en öndeki vagona kadar ulaşması, taraf değiştirmeler, birbirlerini sorgulamalar sonucu tabiiki trende bazı şeylerin değişeceğine dair insanlara umut vadediyor. Arka vagondakiler için insanca muamele görmek, ön vagondakiler için ise yönetim ekibinde yer alma fikri. Onları bu gibi şeyler cezbediyor.

Daha sonra bakıyorlar ki Melanie'nin yerini alacak, bir zamanlar görev arkadaşı olan Ruth aslında onun bir benzeri modelini yapacak trende. hiçbir şey değişmeyecek Andre'nin yanında alıyor soluğu. Birleşelim, bunları defedelim. Benim yönetimde gözüm yok, istediğiniz gibi yönetin treni diyor Melanie.

Sonrasında olanlar ise daha ilginç trenin sahibi olarak ismi geçen adamın bir başka versiyonu, başka bir tren, bu 1000 vagonluk trene doğru hızla yaklaşıyor ve niyeti de durdurmak aslında. Bir şekilde tren ile baş edemiyorlar ve koca tren duruyor. İçinden kim çıksa beğenirsiniz....

Melanie'nin öldü sandığı kızı, annesini arıyor... Çok merak ediyorum nasıl devam edecek kız annesine sitem mi edecek, yoksa hiç umursamayacak mı.. Kafamda deli sorular. :) 


Şuanlık dizi böyle ilerliyor... 2. Sezonunu paylaşmaya başladılar ama henüz 1 Bölüm yüklemişler, heyecanla bekliyorum yeni bölümleri.. :)




24 Yorumlar

  1. Var olan dünya düzeninin ilginç bir senaryo ile anlatımı:-)) İlgi çekici gerçekten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu aralar distopik dünyalar üzerinden böyle şeylerin anlatıldığı yapımlar çoğaldı, muhakkak haklı sebepleri vardır, bunu eleştiremem... İçeriklerin çözümlemesini yapabilmek önemli olan zaten... Yoksa bir sayfaya girip dünyanın en sanatsal filmini izliyorsunuz adam filmin altına zaman kaybı yazıyor... Üzücü

      Sil
  2. gerçeklere farklı bir bakış açısı ve yorumlama getiren bir yapım :) bunun filmi daha ilginç gelmişti bana dizi ondan birkaç yıl öncesini anlatıyormuş filmin de devamı olacak herhalde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O sosyal sınıflamayı, mücadele ruhunu yönetici, emekçi karşıt görüşler falan bayağı güzel yedirmişler benim hoşuma gitti, bir de sürekli aksiyon hareket :)))

      Sil
  3. Tren yolculuklarını hep sevdiğim için, izlemeye başladığım bir diziydi. Sonra bıraktım ,nedense. Her hafta bir bölümdü bu dizi ,evet ondan takip edemedim sanırım. Biriksin öyle izlerim artık.

    YanıtlaSil
  4. Yalnız hepten bunamaya başladığıma kanaat getirdim. Dur daha seyretmedim, okumayayım ben diye düşünürken hatırladım izlediğimi... Son zamanlarda sıkılmafan izleyevildiğim ender dizilerden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah :) Onca işin gücün arasında unutulabiliyor tabii ki bazı şeyler :)))

      Sil
  5. güzel dizi tabiii ama filmi kadar güzel değil, filmi güney kore idi, dizisi abd, amerikalılar konuları hep yumuşatıyor, sulandırıyor, yine de izliyoz tabii, geçende sen distopya deyince önermiştim sna zaten :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evet :) Amerika'nın hollywood olmayan yapıtları da güzel oluyor genelde, kötü yapımların çoğu hollyywooddan çıkıyor tahmin edersin zaten

      Sil
    2. evet, sundance var ordaki filmler iyi, bir de bağımsızlar veee jim jarmusch tabiii :)

      Sil
  6. bu sabah yorum yazmıştım ama gelmemiş sanırım. :(

    YanıtlaSil
  7. Ben diziyi daha izlemedim o yüzden yazıdaki detayları atladım:) Merak ettiğim bir dizi Utopia'yı yeni bitirdim ona da bakacağım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ona bakmadım, nasıl bir dizi ki acaba hemen bakayımm :)

      Sil
  8. İlk 3-4 bölümünü izledim sanırım Netflix de, devamını getiremedim nedense... Bir ara gene bakarım. emeğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben izleme konusunda sorun yaşamadım ya, akıp gitti bölümler :) O türü sevince herhalde zorlanmadım :)

      Sil
  9. filmini lisede arkadaşlarla boş derste izlemiştik :) dizisini çıktığı anda gördüm ama izlemeye vaktim yoktu ders sınav malum çok yoğundu benim dönemim evde olmamıza rağmen. belki ara tatilde başlarım. ayrımcılığın dehşet hissettirildiğinden eminim. aç insanlar her şeyi yapar. bunu dengelemeleri lazımdı treni yapanların. ama işte distopik kurgu ve ben de çok severim bu türü. aslında düşününce dünyamızla benzer yönlerini görürüm hep bu tarz kurgularda. çok acı şeyler yaşanıyor.

    YanıtlaSil
  10. Günümüzden farkı yok o zaman bu dizinin, reelde yasamaktayız ve ben emekli bir memur olarak trenin sonundayım

    YanıtlaSil
  11. Ben önce filmini izlemek istediğimden diziye bir türlü başlayamadım, güzel bir yapıma benziyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sarıyor hocam, en azından ben keyif alıyorum bu tarz kıyamet senaryolarından :)))

      Sil
  12. Ben bunu film zannediyordum, diziymiş. Çok merak ediyorum, başlayacağım :)

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski