AĞAÇ EV SOHBETLERİ 77


Bu haftanın konusu, Uçun Kuşlar  blogunun sahibi, sevgili, Makbule Abalı hocadan geldi. Bir öğretmen duyarlılığı göstererek bu haftanın konusunu 

ÇOCUKLARDA VE GENÇLERDE KİTAP OKUNMA ALIŞKANLIĞININ KAZANDIRILMASI

olarak belirleyen hocamızın sayfasına gidip onun da yazısını okuyabilirsiniz, 

Şimdi gelelim benim hikayeme. :) 

İlk kez ilk okul sıralarındayken çocuksu kitaplarımı, ansiklopedi ve atlaslarımı saklamam için bana bir çekmece verilmişti. Ve çocukken size ait bir alanınız olduğunda inanın dünyanın en mesut çocuğu olabilirsiniz. Gerçi şimdiki çocuklar ile kıyaslamamak lazım, onların interneti 5 dakika gitsin deliriyorlar... :) O ansiklopedi ve atlasları hala saklarım, kim bilir ben yaşlanınca antika değeri bile görebilirler hahahah :) 

O zamanlardan bana bu kütüphane oluşturma kafası yerleşti ve dediğim gibi o zaman dünyanın en mesudu bendim çünkü kendime ait bir çekmece ve kendi kitaplar vardı. VE BEN BÖYLECE BİR ALANIN SAHİBİ OLABİLMEYİ ÖĞRENDİM, tapu ve kadastro o zaman benim kafamda oturmuştu yani... hahaha :) 

Efenim neyse bu düşüncelerle gel zaman git zaman, liseye kadar elime geçen çocuksu kitapları okuyup durdum ama öyle çalışken biri olamadım hiçbir zaman, aksine okulda hep akıllı ama saf çocuktum ben, matematik deseniz hala çarpım tablosundan ilerisi yoktur bende mesela. Ama annemin de teşvikleriyle sözel alanda (en azından kitap okuyordum) ilerliyordum. 

Hatta sizlere şöyle bir anımı anlatmak istiyorum, ilk okulda sınıfımıza ilk defa müfettiş geldi ve sınıfın en güzel yazı yazan çocuğu da yanlış olmasın, Adnan diye biriydi sanıyorum. O zamanlarda da sürekli ailem tarafımdan aman derslerde güzel yazı yaz diye tembih edilmiş ve o gün özen göstermiştim yazıma. Tam da o gün Adnan denen çocuğun artık moralimi bozuktu, beslenme çantasında yemek mi eksikti artık bilmiyorum, leş gibi bir yazı yazmıştı ve müfettiş benim yazımı beğenmiş bana aferin demişti, tabii bunun bir faydasını görmedim ama sonuçta insana bir teşviktir, çocukları bir işe yönlendirmek istiyorsak şiddet ve acı çektirerek değil de, teşvik ederek yönlendirirsek daha iyi olabilir diye düşünüyorum....

Lise yıllarında elime asla bir kitap almamış biriyim çünkü hiç istemediğim bir lise de istemediğim bir bölümde okuduğum için her gün küfrede küfrede gidiyordum oraya ve baş ağrılarıyla tabii. 

Lisenin hiçte faydasını görmedim diyemem, senin benim gibi olmayan insanlarla nasıl iletişim kuracağımı, onların arasında ayakta kalacağımı öğrendim. Bugün ülkenin en batısına da gitsem, en doğusuna da gitsem her ortama ayak uydurabilecek tecrübeyi haneme ekledim. Buna seviniyorum.

Öyle böyle geçen lisenin ardından, (ki o zamanlarda bile kitap satın almaktan vazgeçmedim)  ilk üniversite deneyimimde baktım ki benim ciddi anlamda bir kütüphanem var. Dedim ki nereye gidiyoruz böyle, yani yarın bir gün yeğenlerin olacak, kendi çocukların olacak, hem onlar faydalansın hem de sen kendi kültürünü geliştir. Ben başladım zaten dolu olan kütüphaneye iyice kitaplar almaya. 

Okuyorum, okuduğumu arşivliyorum, bazen şans eseri garip kitaplara denk geliyorum, onları tutmuyorum ben mesela kütüphanemde, öyle hatalarım olmuş, zamanında merdiven altı kitaplar almışım ama hepsini çöpe gönderdim. Sahteciliğe, aldatmaya asla gelemem. Memur çocuğuyum yani, anamdan babamdan almışım genlerimi nihayetinde.

Ama mesela bana şunu sorarsanız, kitap okuyarak kendini geliştirdin mi diye hayır derim yani. Çünkü zaten başında kişisel gelişim olayına inanmıyorum. Evet ben kitap okuyorum genelde de tarih okurum ve okuduğum kitabı öncesinde konuyu biliyorumdur ve kitabı okuduktan sonra hee hikaye de böyle olmuş derim sadece. Yani kendimi geliştireyim diyerek bir kitabı okumadım hiçbir zaman, o mantık bende zaten oluyordu, o mantığın üstüne hikayeler okudum...

Sonrasında zaten okudum da okudum. Ama mesela Temmuz ayından beri evlerdeyiz, çok verim alarak okuyamıyorum, zaten blog yazılarına başladığım için iyice bıraktım. Arada mola vermek lazım diye düşünüyorum, okumak için zorlamıyorum kendimi.

Halide Edib aşığıyım, gerçek anlamda aşığıyım... Adnan beyi çok kıskanıyorum :)

Velhasıl, bugün vardığımız noktada artık evimdeki (ben buraya safe zone diyorum) kitapları koyduğum kitaplıkta yer kalmadı, evinizde fazlalık, atılacak kitaplık varsa alabilirim hehehehe :))))


43 Yorumlar

  1. komikli keyifli anlatmışsın yani kitaplar geliştirmiyor diyorsun o zaman zaman geçirmek için okumalı, çocuksu kitaplar, merdiven altı kitaplar, terimler de güzel :)

    YanıtlaSil
  2. Teşvik gerçekten önemli :) Okumaya başladıktan sonra beni en çok motive eden şey kitaplık oluşturma hayalimdi. Ama sonrasında o motivasyona da gerek kalmadı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mesela biri bana hediye kıyafet alacağına benim seçeceğim bir kitabı alsa daha makbule geçer hocam, insan üstüne başına iyi kötü giyecek bir şey bulur da, kafasını doldurmadan yaşayan insana üzülürüm....

      Sil
    2. Ben de içten içe kitap istiyorum; ama genelde ailemden hep kıyafet isterim. Çünkü cidden lazım olan şeyler olsa da (mesela 1 buçuk senedir siyah pantolon almam lazım. Çünkü her zaman kullanılabilen, basit bir şey) asla kıyafete para veremiyorum, içimden gelmiyor. O yüzden o açığı hediyelerle kapatıyorum. Kitaba para vermek çok kolay geliyor, yani param varsa :D Ama kıyafette öyle olmuyor. Neyse ki birkaç basit şeyle halloluyor kıyafet eksiği.

      Sil
    3. Evet aslında çok mantıklı bir tercih, ben bunu bir düşüneyim hocam çünkü dediğin gibi aynı kafadayız hemen hemen, kıyafete para verince acıyorum o paraya :D

      Sil
  3. Kişisel gelişim kitaplarına bende açıkçası inanmıyorum. Daha doğrusu şöyle yap, böyle yap ile düzen dönmüyor ne yazık ki. Yada hayat her denileni yapmaya imkan vermiyor bu anlamda gelişmek için. Ama, aması olur her yazdığımın:-)) Bilinç altımıza bir şey giriyor mudur, ondan da emin olamıyorum. Tarihle ilgili sadece kitapla değil, her şey benim de favorim:-) Eğlenceli bir yazı olmuş, ellerine sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  4. Güzel bir anlatım olmuş. Ben de istemediğim bir lisede okudum bilirim o duyguyu ait olmadığın bir yerde olmak o yüzden çalışsan nolucak çalışmasan nolucak sanki diye düşünmek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o motivasyon kaybı bende olmadı ama dediğin gibi istemediğin lise olunca kötü etkileniyorsun tabii...

      Sil
  5. Çok güzel bir yazıydı :)

    YanıtlaSil
  6. Kitap okuyup da gelişmemek mümkün değil. Bildiğimiz bir şey hakkında bile okuyorsak yine de farkına bile varmadan gelişiyoruz. Misal kelime dağarcığımız gelişiyor. Günlük olarak kullandığımız kelime sayımız artıyor farkına bile varmadan. Okuyan insan çok daha rahat kendini ifade ediyor, hayal dünyası genişliyor, görsel hafızası güçleniyor. Belli bir alanda bilgi birikiminin artması olarak değil de farkına bile varmadığımız daha temel becerilerimizin gelişmesi olarak bakarsan eminim sen de katılırsın bana :) Yoksa o kişisel gelişim kitaplarına ben de çok inanmıyorum :D

    Halide Edip çok merak ettiğim bir yazardı. Geçen yaz sanırım 2 kitabını okudum. Birisi "Handan", sevdim kitabı hatta "Zeyno'nun Oğlu" kitabını da okumak için listeme aldım ama henüz okuyamadım. Bizim duvardan duvara kütüphanemiz de dolduğu için eşim çareyi bana e-reader almakta buldu :D Tavsiye ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendini ifade edebilme yeteneği gelişiyor tabii hocam o konuda haklısın Halide Edib'in birde otobiyografik 2 kitabı var onları da tavsiye ederim eğer ilgiliysen hocam. Bu arada ben e reader'a da sıcak bakmıyorum galiba ya... :D

      Sil
  7. Bende o sekilde kişisel gelişime inanmıyorum.
    Bizde evde orta sehpayı çocuğa tahsis ettik. Mutludur Inşaallah
    :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani, dönemin çocuklarına bir yorum yapabilmek çok zor ama.... :D

      Sil
  8. Korsan hiç bir yayını tasvip etmedim, güvendiğim mağazalardan alışveriş yapmışımdır. Çünkü bazı korsan yayınlar orijinali gibi olabiliyor. Güzel bir yazıydı, tek diyeceğim lise yıllarında pas geçmişliğinin farkına varmanızda güzel çünkü bazı insanlar hayata, hiçbir şey katmadan; okumadan, yazmadan, çizmeden, gözlerini kapatabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onlara boş insan olarak bakıyorum hocam ben, hani her gün bir gazete bile okusa bir insan kardır yani...

      Sil
  9. O atlastan bizim evde de vardı. Erkek kardeşimle en sevdiğimiz oyun aracıydı kendisi. Ülke, şehir, köy, hatta nehir bulmaca oynardık sayfalar arasında. Bu sayede coğrafya bilgimiz fazlaca gelişmişti:)
    Kitapseverliğin takdir edilesiymiş gerçekten. Kişilik gelişimini her yönden etkileyen güçlü bir araçtır kitap. En başta yalnız hissetmezsin, yazarla birlikte oturduğun yerden dünyayı gezersin. Düşünme gücün, konuşma yeteneğin müthiş gelişir. Sözün özü bir topluluğa girdiğinde farkedilirsin;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel oyunlar oynuyormuşsunuz hocam kardeşinle :)) Kitapların insanlara belirli yetenekler bahşettiği bir gerçek, buna bende katılıyorum :)

      Sil
  10. Keyifle okudum. Mizah yönünüz kuvvetli, çok güzel bir yazı olmuş. O ansiklopedi ve atlaslar bizde de vardı. Bayılırdım onlara. Resmen oyuncak niyetine onlarla oynardım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir dönem sanırım her evde bulunurdu bunlar ya... :)

      Sil
  11. olumlu bir şekilde teşvik etmek ve iyi bir örnek olmak çok önemli:) Kitaplarla olan dostluğunuzu keyifle okudum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bende teşvik konusunun çocuklardaki önemini çok iyi anlayabiliyorum şimdi şimdi :)

      Sil
  12. Bence sen farkında olmadan gerçekleşiyor kişisel gelişim, her kitap bir tecrübe !
    İstenmeden gidilen okullar...
    tebessüm ederek okudum kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
  13. Canlılar içinde okuma edimi sadece insana ait. Sırf bu bakımdan bile üzerinde konuşulası bir konu. Ben bu kuşakta kitap okuyan herkesi tebrik ediyorum ayrıca.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben 90 kuşağıyım hocam, valla ben okuyorum da, milenyum çocukları için bir şey söyleyemeyeceğim...

      Sil
  14. Kişisel gelişim kitapları bana da hitap etmiyor. Ancak ifadenizden yanlış bir anlam çıkıyor sanırım. Kitap okuyarak kendinizi geliştirmediğinizi söylerseniz bu düşüncenizi diğer bütün kitaplara teşmil ettiğiniz anlaşılır. Oysa okumanın insanı ne ölçüde geliştirdiğini bildiğinize şüphem yok. Teşekkür:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam açıkçası gelişeyim diye oturup kitap okumadım, onu anlatmaya çalıştım yazıda :)

      Sil
    2. Elbette, kimse sevdiği bir yemeği doysun diye yemiyor ama sonuçta karnı doyuyor:)))

      Sil
  15. Adnan'a biraz üzüldüm açıkçası ama siz gayet eğlendirici anlatmışsınız :) Onun için çok da üzülemiyorum.
    Sen o kadar güzel yaz, yaz; sonra müfettişin geldiği gün yazdığın yazı çok kötü olsun...

    YanıtlaSil
  16. Konuyu gündeme getiren bir hocamız varmış, onun da linkini koysaydınız. Merak içindeyim.

    YanıtlaSil
  17. Hem iş, hem günlük rutin, hem 2 küçük çocukla yaşadığım birkaç yıl dışında kitaplarım hep benimle oldu. Bu haftanınkonusu çok güzelmiş.

    YanıtlaSil
  18. Merhabalar.
    (Gençler ve Çocuklar İçin) Kitap okuma alışkanlığının kazandırılması ile ilgili yazınızı büyük bir keyifle ve zevk alarak hiç sıkılmadan okuduğumu söyleyebilirim. Kullandığınız temanın özelliği midir nedir anlamadım ama, parağraflar arasında normalden fazla boşluklar vardı. Bu önemli bir ayrıntı değil, ama değinmeden de geçemedim, bağışlayın.

    İstemediğiniz bir liseyi okudum derken. Nasıl oldu bu bilmek isterdim. Ben lise bile okuyamadım. Çok sonra dışarıdan bitirdim. Ama torpilsiz ve bileğimin hakkı ile bitirdim. 1988 yılında ÖSYM sınavlarına girdim. AÖF. İş İdaresi bölümüne yerleştim 8 yıl okudum bitiremedim ve ayrılmak zorunda kaldım.

    Profilinize baktım "Öğrenci" ibaresini gördüm. Şu anda herhangi bir Fakültede öğrenci misiniz? Yoksa lisans ya da yüksek lisans falan mı yapıyorsunuz? İlkokulda size ait bir alanınız olması sizi ne kadar mesut ve bahtiyar etmiş. Ne güzel! Ayrıca el yazınızın o kadar iyi olmadığı halde, müfettişin okulda olduğu ve sınıfınızın en iyi yazı yazan öğrencinin de havasında olmaması sebebiyle yazınıza gösterdiğiniz ihtimamla birlikte sınıfın en güzel yazı yazan bir öğrencisi olmanız da sizi ne kadar motive etmiştir. İlk ve ortaokul öğrenciliğim sıralarından ben de çok iyi bilirim. Ben de çok güzel kitap okurdum. Sınıf öğretmenimiz sınıfta öğrencilere okunacak okuma parçalarını bana okuturdu. Bir de müzik dersimize gelen sınıf öğretmeninin mandolinini gazete ve kitap sattığı büfesinden okula ben alır getirirdim. (Büfede çocukları dururdu.)

    Tekrar Lisenize dönmek istiyorum. İstemeyerek okuduğunuz bölüm neydi merak ettim doğrusu? Ben liseyi dışardan bitirirken, lise diploması almaktan başka bir amacım olmadığı için "Dil ve Edebiyat" bölümünü bitirmiştim. Başka bölümler de var mıydı emin olun bilmiyorum.

    Kitap okuma alışkanlığınız iyiyimiş, ama okuduğum kitapların pek kendimi yetiştirme konusunda faydası olmadı diyorsunuz ya, bana bu biraz garip geldi. Kendinizi yetiştirme seviyesi ile ilgili çıtanız neydi de okuduğunuz kitapların size faydası olmadı. Ben bir okuma fakiri biri olduğum halde, sevdiğim ve ilgi duyduğum alanlarla ilgili kitapları yutarım ve ben kendimi bu konuda yetiştirdiğime inanıyorum. Ben sadece roman, hikaye türü kitapları okumayı pek sevmiyorum. Ancak, diğer tür kitapları okurum.

    Profil sayfanızdan bir konuya daha değinmek istiyorum. "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" , (Gımıldan Recep) ergenliğe yeni adım atmış iki çocuğun sinema tutkusunu anlatan film. Ergenliğim de ben de aynı bu iki çocuk gibi film makinistliği merakım vardı. Ben de başka türlü bir teknikle gımıldatmadan sinema oynatırdım. Benim de annem film makaralarımı yaktı. Gerçekten.

    Başınızı ağrıtmak istemiyorum ve yoruma artık bir nokta koymanın zamanı gelmiştir. Güzel ve keyifli bir paylaşım okudum. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Sürç-ü lisan ettimse affola.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah hocam ne baş ağrıtması, başım gözüm üstüne, bende bu değerli yorumunuzu keyifle okudum ve şimdi cevaplarımı tek tek yazmaya geçeyim. Paragraflar arası bazı yerlerde büyük boşlukların oluşması reklamlar ile alakalı, yanlış bir kullanımdan dolayı reklam verdiğim alan beni 30 gün süreyle uzaklaştırdığı için o alanlar boş gözüküyor, yoksa orada reklam olacaktı hocam. Ben endüstri meslek lisesi çıkışlıyım, yapı tesisatı alanından mezun oldum ancak hedeflerimde hiç böyle bir iş yapmak yoktu. Şans, kader, kısmet bir şekilde o liseden mezun olduk altın bilezik gözüyle bakılıyor ama istemediğim bir işi yapmak benim açımdan çok zor olurdu... Hocam, ne okuyanlar vaarr, beyinleri boş, ne dışarda kalanlar vaarr, dünyayı değiştirecek fikirlere sahip... Siz çok değerli bir insansınız, okuyamamış olmanız bu gerçeği değiştirmez. Ben şuanda sinema öğrencisiyim afyon kocatepe üniversitesinde öğrenim görmekteyim. Endüstri meslek lisesinde bana yanlış gelen ve beni o meslekten soğutan şey ise gerek o yapının içinde gerek sokakta insan gibi bir muamele görmemekti. Düşünün ki sınıfta 30 tane erkek ve bölümdeki hocalarda bu çocukları dizginlemek için sert olmak zorunda. Zaten tesisat dediğiniz iş bugün çok kolaya indirgenmiş olsa bile okulda demirde kestirirlerdi boru da yaptırırlardı. O yüzden disipline ihtiyaç vardı. Sonra bir bilgisayar bölümü öğrencisiyle yan yana gelirdiniz onun okul önlüğü pırıl pırıl ve vaktini bilgisayar başında geçirirken sizin önlüğünüz yağ içinde işin ağırlığından dolayı terliyorsunuz leş gibi.... Kesinlikle küçümsediğim için değil, ben o aradaki sınıfsal ayrımı da gördüğüm için iğrendim yani o meslekten... Ben daha çok tarih kitapları arşivlediğim için hani belki eski türkçe öğrenmeme faydası olmuştur birazda diksiyona... Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, rahmetli Ahmet Uluçay abinin çok nadide ve tek uzun metraj eseri. Kendisine ve sinemayla olan mücadelesine çok kıymet veriyor ve destekliyorum.... Keşke o tutkulardan devam etseydiniz ama sizi de anlıyorum, hayat şartlarından dolayı.... :)

      Sil
  19. O atlaslarla az oynamadık. :) Ülke bulmaca, bayrak bulmaca. Hiç aklımda yoktu. Yazınınız bana o günleri hatırlattı. :)

    YanıtlaSil
  20. Ne güzel tarih okuyanlara hep özenmişimdir. Ben çok sıkılırım :) Bu şekilde düşünerek yani kültürel anlamda kendinizi geliştirmek isteyerek çok güzel bir şey yapmışsınız tebrik ederim :):)

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski