İnsanız, elbette hepimizin düşünceleri var. Düşüncelerimizi oluşturan etkenler aile, arkadaş ortamı, yaşadığımız şehir, büyüdüğümüz çevre, üyesi olduğumuz sivil toplum kuruluşları... Liste uzar da, uzar.
İdeolojiler topluma ihtiyaç duyarlar, hiç bir toplumu olmayan ideoloji unutulur gider. Eskir, yeni nesillere bırakılmaz. Toplum da ideolojilere ihtiyaç duyar. Eski çağlardan beri kendini kılıç kalkan ile savunma gereği duymuş ''insan'' modern toplumlarda kendini ideolojiyle savunma şekline bırakmıştır. Bu anlamda, hayatımızın her alanında ideolojilere rastlamak mümkündür.
Sokakta yürürken yaşlı bir amca, sosyal medyada üyesi olduğunuz gruplardaki insanlar, evinize gelen/evine gittiğiniz biri size ideolojisinden bahsedebilir.
Peki, ''medyacılar bunun neresinde'' diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Bu işin okulunu okuyan bizler, elbetteki çevremize karşı biraz hassas duyulara sahip olmamız gerekir ki; olup bitenden haberimiz olsun, herşeyi bilelim. Bazen insanları görüyorum. Desteklediği ideolojiyi savunmak adına türlü türlü konuşmalar geçiyor aralarında... Eyvallah! hepimizin farklı düşünce yapıları var lakin tek bir konuya değinmek istiyorum ki o da bir medyacı sırf desteklemiyor diye bir kişiyle röportaj yapmamak, haber yapmamak vs. vs. gibi şeylerin altına girmemeli.
Bir keresinde Atv Ana Haber Sunucusu Cem Öğretir'in kişisel gelişim söyleşilerinden birine gitmiştim. ''Desteklemediğiniz kişilerle röportaj yaptığınız oldu mu'' diye bir soru yönelmişti. Bizlere dediği şuydu;
''Ben kimseyi desteklemek zorunda değilim. Ama ben o röportaja giderken yüzüme bir maske takıyor ve medyacı kişiliğimle oraya gidiyorum.''
Yani ne demek şimdi bu?
Önemli bir politikacıyla röportaj mı yapacaksın? En güzel sorularını sor!
Özel bir haber mi yapacaksın? En güzelini yap!
Toplumdaki bazı kesimler, bu davranışını egemen ideolojiye karşı ''yalakalık'' ile ''satılmışlık'' ile suçlayabilir. İnsanlar konuşur, sakın ha! sen kendi çizgini bozayım deme medyacı.
Unutma evinde istediğin kişiliye bürünebilirsin, ama röportaj yaparken senin bir masken var. İster a ideolojisi, ister b ideolojisi ne olursa olsun...
SEN BÜTÜN ÜLKENİN SESİSİN, KİMSENİN KALBİNİ KIRMA.
Berke Kocademir
İdeolojiler topluma ihtiyaç duyarlar, hiç bir toplumu olmayan ideoloji unutulur gider. Eskir, yeni nesillere bırakılmaz. Toplum da ideolojilere ihtiyaç duyar. Eski çağlardan beri kendini kılıç kalkan ile savunma gereği duymuş ''insan'' modern toplumlarda kendini ideolojiyle savunma şekline bırakmıştır. Bu anlamda, hayatımızın her alanında ideolojilere rastlamak mümkündür.
Sokakta yürürken yaşlı bir amca, sosyal medyada üyesi olduğunuz gruplardaki insanlar, evinize gelen/evine gittiğiniz biri size ideolojisinden bahsedebilir.
Peki, ''medyacılar bunun neresinde'' diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Bu işin okulunu okuyan bizler, elbetteki çevremize karşı biraz hassas duyulara sahip olmamız gerekir ki; olup bitenden haberimiz olsun, herşeyi bilelim. Bazen insanları görüyorum. Desteklediği ideolojiyi savunmak adına türlü türlü konuşmalar geçiyor aralarında... Eyvallah! hepimizin farklı düşünce yapıları var lakin tek bir konuya değinmek istiyorum ki o da bir medyacı sırf desteklemiyor diye bir kişiyle röportaj yapmamak, haber yapmamak vs. vs. gibi şeylerin altına girmemeli.
Bir keresinde Atv Ana Haber Sunucusu Cem Öğretir'in kişisel gelişim söyleşilerinden birine gitmiştim. ''Desteklemediğiniz kişilerle röportaj yaptığınız oldu mu'' diye bir soru yönelmişti. Bizlere dediği şuydu;
''Ben kimseyi desteklemek zorunda değilim. Ama ben o röportaja giderken yüzüme bir maske takıyor ve medyacı kişiliğimle oraya gidiyorum.''
Yani ne demek şimdi bu?
Önemli bir politikacıyla röportaj mı yapacaksın? En güzel sorularını sor!
Özel bir haber mi yapacaksın? En güzelini yap!
Toplumdaki bazı kesimler, bu davranışını egemen ideolojiye karşı ''yalakalık'' ile ''satılmışlık'' ile suçlayabilir. İnsanlar konuşur, sakın ha! sen kendi çizgini bozayım deme medyacı.
Unutma evinde istediğin kişiliye bürünebilirsin, ama röportaj yaparken senin bir masken var. İster a ideolojisi, ister b ideolojisi ne olursa olsun...
SEN BÜTÜN ÜLKENİN SESİSİN, KİMSENİN KALBİNİ KIRMA.
Berke Kocademir
Berkecim hoş geldin aramıza ;)
YanıtlaSilİlk yorumun benden sanırım.Çok sevindim blog açmana.Yazma serüveninin de, senin de yolun açık olsun.En çok da üniversite öğrencilerinin kendi dallarında yazılarını topladıkları dijital günlükler mutlu ediyor beni.
Bol şanslar...
Teşekkür ederim abla 😊
SilYolun açık olsun, hoşgeldin :)
YanıtlaSilÇok teşşekür ederim :) varolun
SilAytül'ün sayesinden haberim oldu sizden.Aramıza hoş geldiniz.Tabi ki takipteyim :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederimm :)
SilDaha Mutlu Yaşam sayesinde blog dünyasına girişinizden haberdar oldum. Başarılar diliyorum. Paylaşımlarınızo dikkatle okuyup, ben de yorumlarımla destek olacağım.
YanıtlaSilİnsan düşünen bir varlıktır. Bu özelliğiyle bütün canlılardan farklıdır. İnsan doğru yolda olması, mutlu olması, huzur bulması için kurtarıcı bir fikre ve bir mefkureye sahip olmalı. Fikri derinliği olan bir kitap, bir rehber mutlaka vardır. Bana göre bir deolojinin topluma ihtiyacından çok bir toplumun kurtarıcı bir ideolojiye ihtiyacı vardır.
YanıtlaSil.....
Basının içinde olan gazeteciler için medyacılar tabirini pek kullanmayız. Medyacılar reklam aöanslarında medya işini takip eden hangi reklamın nerede, ne şekilde, nasıl yayınlanması gerektiğini planlayan ve bütün medya ile diyalog içinde olan reklam işçileridir. Gazetecilik medyacılık değildir. Gazetecilerin çalıştığı sektör basın sektörüdür. Daha sonraları medya sektörü olarak ikinci bir kavram hayatımıza girmiştir.
.....
Gazeteciler herkesle röportaj yapabilir. Gazetecinin fikri ne olursa olsun röportaj yaptığı kişinin olumlu ve olumsuz yönleriyle onu anlaşılır bir şekilde analiz edebilmelidir. Gazetecinin soruları, muhatabını da, takipçilerini de memnun edebilecek gazetecilik örneğini gösterebilmelidir. Eğer isterse röportaj yapan gazeteci ayrı bir bölümde çerçev içinde kendisi kritik yapabilir. Eleştirebilir. İyi yönlerinin altını çizebilir. zaaflarını belirtebilir. Dahası bir paket çalışma haline getirerek, başka kimliklerin ve kişiliklerin görüşlerini spotlarla o sayfaya zenginlik katabilir.
Sürçü lisan ettiysem affola...
Ne mutlu sizde bu sektördensiniz. Basın ve medya olarak ikiye ayırmışsınız, ben bunu tek bi karede ele alıyorum. Çünkü onları ayırırsam, radyoyu, sinemayı da ayırmam gerekir. Evet medya hayatımızda yokken basın vardı. Basında nedir? Gazete, dergi... Yazılı basın. Ama son dönemlerde görsel basın diye bişeyde ortaya çıktı. İnsanlar artık gazetelerini bile internetten okur oldu. Bu yüzden benim şahsi fikrimdir, medya herkesin medyasıdır. :) gazete, dergi, radyo, tv, herşey medyadır. :) :)
Sil