Sahil kenarında oturuyoruz, yaşlı amcalar var sıcak, soğuk dinlemeden semaverde çay demleyip satıyorlar. Bir de büyütmüşler işi, masa ve tabure koymuşlar rastgele. Oturduk birer çay rica ettik amcadan. Yeni demlemiş mis gibi çayını, ne de güzel tütüyordu dumanı üstünde... Bir arkadaş vasıtasıyla tanıştım Gökay ile. Bir zamanlar benimde içinde bulunduğum rap müzik ile uğraşıyormuş oda. Rap müzik, kimisine gereği olmayan bir müzik türüyken, benimde bir zamanlar içinde bulunduğum bu kültür bize çok şey ifade ediyordu. Bu aralar hala sıklıkla dinlediğim müzik türü olsa da ben rap müzik yapmayı üstatlarına bırakmayı tercih ettim bir zaman sonra. Rap müzikten konuşalım dedim, gözlerinin içi parladı, derin derin baktı bana. Kırılgan ama güçlü bir ifade vardı suratında, 2009 – 2010 yıllarında rap müzik yapabilme aşkıyla yanıp tutuşan (Şayet kayıt almak o zamanın imkanlarına göre oldukça zordu.) iki kişi karşılıklı bakışıyorlardı şimdi... Ve başladı anlatmaya;
Rap nedir? Diye sordum önce ona
Rap müzik aslında Afrika’da çıkmış bir olay, herkes Amerikan kültürü olarak biliyor, bu yanlıştır. Rap müziğin doğuş yeri Afrika’dır. Rap’in açılımı zaten ‘’Rhytmic African Poetyr’’ dir. Aslında Rap, Hiphop’ın bir dalıdır bunu söylemekte fayda var. Rap Afrika’dan Amerika’ya köle olarak getirilen insanların kendilerine karşı kötü davranışlardan sıyrılabilmek, psikolojilerinin bozulmaması adına aileleri tarafından gönderildikleri disko tarzı yerlerde şekil bulmuş, her türlü baskıya karşı insanlara dertlerini ritmik bir şekilde anlatabilme imkanı vermiş ve bugün dinlediğimiz Rap’in temelleri atılmıştır. (Gözlerinde çok derin bir ‘’beni anla n’olur’’ bakışı var. Anlattıkça daha da bir heyecanlanıyor. Amca çaylarımızı getiriyor.)
Rap müzik yapana MC denir. İsminden de belli ‘Microphone Control’ yani biri mikrofonu eline alıyor, yanında müzikleri çalan bir DJ var. Bu ikili ozamanlardan beri sahnelerde iyi geçiniyorlar... (Bıraksam anlatmaya devam edeceğini farkedip, tatlı bir üslupla durduruyorum onu. ‘’Sorularımı sorayım, sen yine anlat’’ diyorum, gülüşüyoruz. Çayımdan bir yudum almaya kalmıyor ki patlatıyor lafı ‘’Ee hadi sor da anlatayım’’ bir kahkaha tufanı kopuyor.)
Rap dinlemeye ne zaman başladın?
(Bir
müddet sessiz kalıyor.) Rap Müzik dinlemeye 1 Ocak 2010 tarihinde başladım.
İzmit’te oturan bir akrabamız vardı, askerlik nedeniyle buraya (İzmir’e) gelmişti. Onunla beraber
internet kafeye gitmiştik, bana Cash Flow’u dinletmişti.(Çağdaş Küçükaydın, Rap müzik ile uğraşan bir MC) O günden beri Rap
müzik aşığıyım.
O günlerden bugünlere Rap’te neler oldu?
İşin teknik tarafından bakarsak
aslında Rap müzik çok yükseklerde lakin dinleyici kitlesi tarafından öyle
olmadığı iddaa ediliyor, 2006’da yapılan Rap ile şuanki yapılan Rap’in arasında
dağlar kadar fark var dinleyici de buna tam olarak alışamadı, haklılar. Ama
genel olarak baktığımızda popüler kültür diye nitelendirdiğimiz adamlar bugün
çıkıp Rap’cilerle iş yapıyorlar. Bence herşeye rağmen çok güzel yol aldık. (Eskiden icra edilen Rap müziğin daha sokak
ağzıyla ve sokak ruhunu taşıdığını söylüyor.)
Senin Türkçe Rap’e kazandırdığın kaç iş
var peki?
Bir albümüm var şuanda, underground
olarak. (Resmi olmayan, sadece elden
yahut internet üzerinden yayınlanan.) ‘Karışık duygular’ part.1 adında.
Onun haricinde çeşitli trackler var yayınladığım, toplamda 12 şarkım var
albümle beraber. Engelimden dolayı fazla üretken olamıyorum. Bir işte
çalışıyorum, işe başlamamın bir sebebi de Rap. Çeşitli imkansızlıklar oluyor,
yapılacak düetler için haklı olarak ücret talep ediyorlar. Bunları karşılamak
için çalışıyorum, stüdyo kurmak için çalışıyorum. Bu tarz imkanların bir
şekilde oluşması gerekiyor.
Rap müzikte bir idolün var mı?
Dediğim gibi Rap müzik dinlemeye
Cash Flow ile başladım. Sonrasında benim klasımda Rap müzik dinlemeye başlamış
herkes gibi Ceza ile devam ettim. (Bilgin
Özçalkan, Rap müziği Türkiye’ye getiren ve gelişmesini sağlayan MC’lerden
biri.) İdolün kim diye sorarsan Ceza’yı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. (Kafasındaki Cap’i çıkartıyor bir kaç saniye
cap’e bakıyor...) Ceza gibi bende Cap takmayı seviyorum bak işte, kendime
hedef olarak koyduğum nokta Ceza, onun izinden gidiyorum diyebilirim.
Peki genel olarak Rap’i yaşadığını ve
onu taşıdığını hissedebiliyor musun?
(Ben sorumu sorarken Gökay’da çayından bir yudum almaya yelteniyor,
plastik bardak elini yakmış olacak ki bardağı hemen bırakıp elini sallıyor...) Ben
zaten çağrı merkezinde çalışıyorum, çağrı merkezinde de çok baskı var. E bu
baskı da neyden oluşuyor? Piramit gibi düşün, en altında insanlar var, yukarıya
çıkınca müdürler vesaire... büyükler var. Hal böyle olunca insanların üstünde
baskı kurmak kolaylaşıyor, ben bunu istemiyorum, çağrı merkezindeki büyükler baskı yapıyor, satış yap diyorlar.
Ben bu baskıyı kabul edemiyorum, bunu da mecburen müziğime yansıtmak zorunda
kalıyorum.
Ben engelli bir vatandaşım, bakıyorsun
bazı yerlerde rampa yok, kullanabileceğim ulaşımımı sağlayacak bi araç yok.
Heh, evet her gün kullanım kolaylığı sağlayacak yenilikler oluyor mu? Evet illa
ki oluyor. Ama bunlar birikiyor ve bir şekilde müziğimizi de etkileyen
etkenlerden oluyor. (Sahile ulaşmak için
kullanacağımız üst geçitin asansörü çalışmıyordu. Sonradan rutin bakımının
yapıldığını öğrenince fazla üzerinde durmadık.)
Rap müzik bir sokak kültürü, ‘sokak’
senin için neyi ifade ediyor? Sokağa çıktığın zaman rahat mısın?
Sokağı iki şekilde ifade
edebilirim. Bunlardan biri sokak özgürlüktür. Lakin bir diğeri de sokak zan
altında olmaktır, tehlikenin ne zaman, nereden geleceğini bilmeden yaşamaktır.
Çoluk cocuk, uyuşturucuya alıştırılıp
sokaklarda insanları tedirgin edebiliyorlar. Uyuşturucu bağımlısı biriyle
karşılaştığın zaman kimse dönüpte ‘’neyin var evladım’’ diye sormaz. Tabiiki de
tasvir etmiyoruz, keşke herkes bilinçli olsa da düşmese öyle şeylere... Ama
genel olarak baktığımızda sokak tam
anlamıyla bir gerçek. Yere düştüğün zaman gülecek olan da var. Elinden tutup
kaldıracak olan da... Hepsi kendi yolunun doğru olduğuna inanıyorlar...
Peki Gökay, Türkçe Rap adına son olarak
söyleyebileceğin bir şey var mı?
Ben dinleyicilere seslenmek
istiyorum, Sansar Salvo’dan örnek vereyim. (Ekin
Arslan, Rap müzik yapan bir MC) Koray Avcı’yla bir düeti var kendisinin.
Tamam, benimde pek hoş karşıladığım bir şey değil fakat, 2017 senesindeyiz.
Bazı şeyleri biraz daha sindirmemiz gerekiyorsa, sindirmemiz gerekiyordur. İlk
günkü gibi gidemeyebilir bazı şeyler. Artık biraz daha taşın altına koysunlar
ellerini, köstek değil destek olsunlar yapılan işlere. Bence Türkçe Rap’in
zirveye taşınması için bu tip işlerin çoğalması gerekiyor...
Gökay’a bize zaman ayırdığı için teşekkür ediyor, bir fotoğraf ile röportajımızı şenlendiriyoruz...
Tags
rap muzik turkce
Rap müzik
rap müzik 2020
rap müzik mp3
rap müzik önerileri
Röportaj
turk rap müzik
turkçe rap müzik
Kaliteli sorular sormuşsunuz:)
YanıtlaSilo aralar medya okumaktaydım, röportaj dersi alıyordum... Sanırım onun heyecanıyla :)
Silçok sevdim gökayı, saol ya keyifli oldu bunu okumak, rap, hip hop severim tabii
YanıtlaSilTeşekkür ediyoruz efenim. :)
Sil