Her Ay Bir Kitap Bir Film (Şubat#2)

Yeni bir yıla girdiğimiz bu ayın ilk günlerinden itibaren tartışılan bir konu vardı, hepimiz az çok duymuşuzdur. WhatsApp'ın yeni sözleşmesi uzunca bir süre gündemimizdeydi. İnsanlar farklı mesajlaşma uygulaması arayışlarına girdiler, farklı mesajlaşma uygulamalarının da bu verileri kullandığını gösteren tablolar ortaya çıktı ve nihayetinde çoğu mesajlaşma uygulamasını yükleyen insanlar aynı zamanda yeni uygulamaları kullanırken, eskileri de kullanmaya devam etti vs.

Ben de bu ayın konusunun ne olacağını düşünüyordum, insanların alışkanlıklarından vazgeçip, başka bir şeye girişmeleri çok zordur ama gördüm ki çoğu farklı uygulamalara geçtiler yada diğer uygulamaları da yükleyip, kullanmaya başladılar. Bazen alışkanlıklardan vazgeçmek yani o güvenli alanın dışına çıkabilmek kolay olmuyor.

O yüzden bende bu ayın konusunu DEĞİŞİM olarak belirledim. :)

İlk olarak Kaç Para Kaç isimli, Reha Erdem'in yönetmenliğini üstlendiği 98 yapımı filmi seçtim.

Filmde refah seviyesi orta düzeyde olan bir tüccarın, para dolu bir çantayı bulmasını ve sonra yaşadığı olayları izliyoruz. Ahlaki açıdan kendini sorgulamasını uzun bir müddet izledikten sonra bulduğu parayı benimsemesiyle aslında değişim başlamış oluyor. Çünkü artık o paranın onda olduğu bilinirse hırsız damgası yemek istemiyor ve temkinli d,avranışlar, insanlardan korkma, kaçma gibi davranışlar sergiliyor. Filmin sonuç bölümünde ise artık o parayı harcadığını görüyoruz ve bu mental açıdan artık adamın kendini tamamen o ahlak kavramının dışına çıkarttığını ve hayatı boyunca yapmayacağı şeyler yaptığını görüyoruz... Finalde de zaten, ona tamamen teslim olduğunu anladığımız bariz bir sahne yer almış.

Filmde, yönetmenin, karakterin o ahlaki değişimini, parayı kabullenişini, ve kendini ona tamamen kaptırmasını çok net ifadelerle anlattığını düşünüyorum. Türk sineması adına önemli bir film olduğunu düşünüyorum. Akademi'de, Yabancı Dilde En İyi Film aday adayı olmasına, birçok festivalden ödül almasına rağmen ülkesinde sanki hak ettiği kıymeti verilmemiş bir yapım gibi geliyor bana. O yüzden izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum...

Ayrıca aksiyon sevenler için film bir dram filmi olsa da, aksiyonu, kaçması, koşması bol bir film. Zaten her an sizin onu suçlayabileceğinizi düşünen, paranoyaklaşmaya başlamış bir insandan bahsediyoruz, lokantada yemek yerken aniden parasını ödeyip kaçıp gidebilecek biri...

Bahsedeceğim kitap ise, filminden de aşina olduğumuz Ölü Ozanlar Derneği

Welton Akademisi gelenek ve göreneklerine bağlı, değişimi kabul etmek istemeyen ve öğrencileri tek düze yetiştiren bir okul iken, okula seneler evvel aynı sıralarda oturmuş biri öğretmen olarak atanır ve artık Welton Akademisi öğrencilerinin hayatları, o öğretmenin anlatılarıyla değişmeye başlayacaktır. Zamanla ezberci zihniyetin öğretilerini kabul etmeyerek, ruhlarının istediği gibi hareket etmeye başlayan öğrenciler, öğretmenlerini bir idol, neredeyse bir ilah olarak görür ve onun öğrenciyken yaptığı her şeyi tekrarlamaya başlarlar. 

Tabii bu durum akademi yönetiminin kulağına gittiğinde endişelenirler ve herkesin ailesi bilgilendirilir. Çocuklar üzerinde büyük baskılar kurarak yetiştiren bu aileler elbette büyük şok olurlar ve bu durumu düzeltmenin yollarına başvururlar.

Neticesinde, öğretmenin o akademiden uzaklaştırılması uygun görülür ve gereği yapılır.