GEÇMİŞTEN GELEN BİR YAZI

Merhaba, henüz beni tanımıyorsun. Yani sana kendimi istediğim gibi tanıtabilirim. -Demişim ama insanın kendinden kaçamayacağını akıl edememişim burada.- Ama sen  zaten benim sana vereceğim her şeyi sorgusuz sualsiz kabul edeceksin. Problem, senin, benim egomu tatmin mi edeceksin, yoksa beni bana mı anlatacaksın ile başlıyor. -Belli ki bir şeyler olmuş kendimi yazarak ifade etmişim ama kimseye anlatmadığım yazılar bunlar.- Bütün hayatımız gibi yani, bütün o koşturmaca, yaşadıklarımız, yaşayamadıklarımız, aşklarımız, hatalarımız, vicdanımız... -Tamam şimdi ne olduğunu anlamlandırabildim, sanırım duygusal bir depresyon anlarımdan biriydi, hani şu: kal geldi ayol! anlarından.- 



Resim Лариса Мозговая tarafından Pixabay'a yüklendi

Her şey bu kalem kadar, bu kalemin bana yazdıracakları kadar ve ben kalemlerle dans etmeyi sevmem. -Evet gerçekten de yazım hiç iyi değildir.- Ben genel olarak dans etmeyi sevmem. Anksiyete bozukluğu yaşayan biri kontrolün tamamen onda olmasını ister, bu konuda anlaşalım. -Tamam şampiyon, anladık, sakin ol.- 

Mesela satranç sever misin? Daha önce ufkumu açan pek çok kitap okudum lakin Stefan Zweig'ın ''Satranç'' kitabını okuduktan sonra gerçekten sorgulamaya başladım. Gerçekten bizim hayattaki amacımız nedir, ya da böyle bir amaç gerçekte var mı, var oldu mu daha önce? Ama ben dersimi almıştım. Kitabı okuduktan sonra önüme çıkan her bilgiyi severek ve isteyerek dahil ettim bünyeme. Sanırım bir de bazı amaçlar edindim, isteyerek, olması için çabaladığım. Hepsini  sana anlatmayacağım.

İyi bir müzik sever olduğumu düşünüyorum, Müzik zevkime güveniyorum yani. Filmler konusunda çoğu zaman keyfe keder davranır, en ufak bir hoşnutsuzluk durumunda atlarım. -Tahmin edersiniz ki, bu yazı Sinema bölümüne başlamadan öncesine aitti. Şuan film izleme konusunda farklı fikirlere sahip olduğum ortada-. :)))

Kendimi bildim bileli Beşiktaşlıyım ve takımımı seviyorum, çok denediysem de bir fanatik olamadım. Ama internette Beşiktaşlılar için söylenen, o Beşiktaşlı oğlum, ona koyar mı be! klişelerinin çoğunu yaşadım ve gerçekten de güçlü bir karakterim olduğu için her zaman şükrediyorum...

Müdavimcilikten yanayım. Bir mekan hoşuma gittiyse oradakilerle bağ kurarım. Kahveyi acı severim, bol telveli, azcık sert. Bir insanı sevip, sevemeyeceğimi, onunla geçirdiğim ilk 5 dakikada belirlerim. O yüzden hislerime güvenen biriyim. Sevmediğim bir insanla muhatap bile olmam o dakikadan sonra. Bu konuda acımasız bir yanımın olduğunu da söylemeliyim. Yengeç burcuyum, yapmacık hareketlerinden dolayı konuşmayı kestiğim çok insan oldu şimdiye kadar... 

Her zaman gülerim, gülmenin güzel bir savunma biçimi olduğunu düşünüyorum. Sen her şeye güldüğünde, insanlar senin hakkında hiçbir şeyden anlamayan biri olduğunu düşünüyor. Bu da insanlara karşı gereksiz  ve anlatırken yorulacağım savunmalar yapmaktan beni koruyor, bu güzel bir şey.

Zaten kimse de gelip, bir derdin var mı, tasan var mı, diye sormaz, kendimizi kandırmayalım. Herkes kendini anlatma derdinde, kimse kimseyi dinlemiyor bile...

24 yaşındayım, kendimi bildim bileli müzik hayatımın bir parçası. İyi müziğin olduğu her şeye varım! Belki söylemeyi bile seviyorumdur. Bunu belki bir gün öğrenirsin, şuan değil.

Bitki yetiştirmeyi çok seviyorum. Henüz bir hasılat elde edemedik ama bakalım...

Hayvan yetiştirmeyi de severim, sen hiç kendine karınca kolonisi kurdun mu? Henüz kraliçe karınca yakalayamadım. Beni öyle poketopuyla sokakta gezerken kraliçe karınca yakalamak isteyen biriymiş gibi düşünme. Çiftleşme uçuşu diye bir şey var ve bu uçuşlardan sonra bir yere konan kraliçe karıncalar kendine uygun sakin bir yuva ararken, yani işçi karıncaları yumurtlamak için kendine yuva ararken onları bulup evlerimizde besliyoruz. Egzotik hayvanlar sınıfına giriyor mu bilmiyorum. Ben daha hiç denk gelmedim, bulabileceğimi de sanmıyorum.

Mesela şeyi düşünüyorum... Ne zaman birinin hayallerinde yerimiz olacak bizim, ne zaman gözlerimizin içine içine bakarak gülümseyecekler....


AYRICA ŞU YAZILARDA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

23 Yorumlar

  1. Çok ilginç ama bir o kadar da keyifli bir anlatım:-) En çokta karıncalara takıldım... Bu arada ben de yengeç burcuyum ve yazdıklarının bir kısmında seni çok iyi anlıyorum, özellikle de insan ilişkilerinde:-)

    YanıtlaSil
  2. Bir Beşiktaşlı da benim ✋🏻😊
    Müzik dinlemeyi bende severim müzik hayatımda olmazsa olmazlarımdandır.

    Oo karınca kolonisii. Güzelmiş. Daha önce de duymuştum ama kimden duyduysam bu başarısızlıkla sonuçlanmış. Umarım siz başarırsınız :):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzlemesi keyifli ama zorlu bir süreç hocam, bende uğraşamadım anca internetten gördüklerim kadarıyla :))

      Sil
  3. Aynen dediğiniz gibi yol yapma çabasında herkes, şuan için bıraktım o işleri bende, yazı 3-4 yıllık :)))

    YanıtlaSil
  4. gülümsemek her durumda iyi geliyor insana, müziksiz yapamam diyenlere beni de ekleyebilirsiniz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müzik evrenseldir hocam söyleyemediğimiz, anlatamadığımız, bütün duyguların tercümanı :)

      Sil
  5. bu tarz yazılar bence blogun amacı diğer türlü bilgi vermek amaçlı yazıları falan sevmiyorum artık bilmek çağından anlamak çağına geçsek her şey güzel olacak :)

    şarkı önerim:
    mfö - neden bana aşk şarkısı yazan çıkmaz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam bilgilendirme yazıları genelde google aramalarında aktif olarak görünebilmek amacıyla yazılıyor çoğu zaman, bende bir bilgilendirme bir içimden geldiği gibi yazmaya çalışıyorum insanları sıkmamaya çalışıyorum, şarkı tam da yazının son kısmını anlatıyor :)))

      Sil
  6. Kimse bizi anlamak istemiyor ki. Ama biz inatla anlatmaya devam ediyoruz.
    O kraliçe karıncadan bizim evde var galiba. Ne yapsam bitmedi gitmedi karıncalar evden. Kesin evin altında yuvaları var. Kesin :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaza doğru bizde de çıkıyorlar ama onun önünü kesmeyince sürekli çıkmaya devam ediyorlar hocam bir an önce halledebilmeniz dileğiyle :))

      Sil
    2. Mutfak tezgahının altından çıkıyorlar. Onun gerisinde ne var nereye gidiyor o yol bilinmez :)) fırına bile girmişlikleri var. Izgara teli deliğinden üstelik.

      Sil
  7. Yazının finale doğru duygu durumu arttıkça bende de duygulanım arttı. Ayy dur daha 24 yaşındasın... Her şey olur... her şey vakti gelince mutlaka olur... :)

    YanıtlaSil
  8. Bu iyi mi kötü mü bilmiyorum; ama ben de 5 dakikada karar verenlerdenim kimi sevip sevmeyeceğime. Kahve zevkine benden 100 puan :) Güzel yazı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben hislerime bağlıyorum ve hani rabbin bir lütfu olarak görüyorum, kötü bir enerji sezince uzak duruyorum hocam

      Sil
  9. Yazı üç-dört yıllık mı? :)) Yani sen daha 20 yaşındayken ''Ne zaman gözlerimizin içine içine bakarak gülümseyecekler?'' diye mi soruyordun? Ohooo. Kim bilir kimler bakacak. Bel ki de sıraya girecekler. Dur bi yahu, çok erkenciymişsin:))
    Lakin güzel bir yazı çıkmış elinden. Duygusal anlarından birinde sanırım. Bir nevi iç dökümü.
    Gülmeyi, gülümsemeyi ben de çok severim. Her ortamda kasılmaya bayılan suratsızlarla hiç işim olmaz. İnsanlar gün geçtikçe tuhaflaşıyor. Bu da bir gerçek.
    Çocukken ben de karıncalarla çok oynadım. Şöyle büyük boy, vişne rengi karıncalar olurdu. Elimde tutup incelerken kafasını döndürüp parmağımı ısırmaya çalışırdı:)) Ana karınca onlara mı deniyordu, bak hiç bilmiyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şuan 27 yaşındayım hocam :D Karıncaların aslında çok fazla türü var, bizim ülkemizde görünen türler var, başka ülkelerde olan türler var... Bayağı bir hobi gibi bakılabilir aslında :)

      Sil
  10. çok hüzünlü bu yazı, şimdi daha iyi mi durumlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biri biterken biri başlıyor hocam :D Ne yapacaksın, buna da şükür be hahahah :)

      Sil
  11. Kaygılarını kontrol etmeyi öyle veya böyle öğrenmeli insan, kimsenin derdin var mı diye sormasına inan gerek yok. Kendi değerimizin farkına varmalıyız. Biz değerliyiz. Gelecek kaygısı veya insanlar bizi sevecek mi, kabul görecek miyim gibi gibi bir çok kaygı artarak devam ettikçe psikolojik hastalıklar doğuruyor. Eğer gerekiyorsa destek almaktan çekinmemeli. Bu konuda Beyhan Budak'ın tedx konuşmasını tavsiye ederim. Bir ders verici gibi gözükmek istemem şahsen öyle bir tutumum ve durumunda yok. Bir çok kronik sağlık sorunları olan biri olarak kendi tecrübelerim ışığında insanlara bilgiler aktarıyorum o kadar. Açıkcası diğer bloglarda görüğüm yorumlarınızdan sonra bu şekilde bir yazı ile metinle karşılaşmayı pek beklemiyordum. Biraz hüzünlü olmuş. Sağlıcakla kalın. (not: son yazım buna benzer bir hikayemi içermekte)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz gibi, normalde eğlenceli biriyim hocam. Yazıyı 4 sene önce moralim bozuk olduğu bir zaman diliminde yazmış olmalıyım, tahmin edersiniz her zaman eğlenir gibi görünse de derdi vardır hep insanın. Kişisel gelişim alanı bana göre bir alan değil ama bence de herkesin psikiyatri alanından destek alması kendi yararına diye düşünüyorum. İnsan rahatsız olmasa bile gidip içini dökmesi, daha sonraki zamanlar için oluşacak psikolojik rahatsızlıkları erken teşhis yada problemleri önlemeye yardımcı olabilir.

      Sil
  12. Merhaba Asosyal,
    Bloğunu yayına almak için incelerken "Hakkımda" bölümü olmadığını görünce başka yazılarını okumaya başladım. Bence bu yazıya bir hakkımda etiketi koymalısın :)
    Hem medya, hem sinema mı okuyorsun benim biraz kafam karıştı da ? Yardımcı olursan sevinirim. :)

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski